tarik.akiltopu.com ana sayfa
Evet yaş seksen, uzatmalar oynandı. Penaltılar da atıldı. Hakem düdüğü çalmak üzereydi ki, Dur Çalma; Daha yapacak işim var bu dünyada. Seksen senenin Antalya'sını ve hayatımı gazetelerde, radyolarda televizyonlarda on senedir yazıp, iki kitap haline getirdiğim nostaljik Antalya şiirlerimle anlatacağım dedim, anlaştık. şimdi bu uzun yazıma başlarken; şu anda kendimi içi su dolu ters çevrilmiş şişeye benzetiyorum. Akmıyor...
18 Mart 1918'de "Kalelerinde kertenkelelerin soluduğu, ağaçlarında cır cır böceklerinin öttüğü, semalarında Hacı leyleklerin uçtuğu, yeşili çok, insanı az, sıcak bir memleket olan Antalya'nın Kışla mahallesinde Kemiklik semtinde fırıncı Mehmet Temizkalp'in evinde, frenk yemişlerinin içinde dünya'ya gelmişim.
O gün vapur düdüğü duyulmuş limandan. Şeker getirmiş ODESSA'dan. Tatlı geldi, uğur getirdi demişler benim için. Hayırlı olacak inşallah demişler Antalya için.
Kaleiçi'nde geçti çocukluğum, Yenikapı'da gençliğimi yaşadım. Meltemde serinledim, poyrazda yandım,Bahçelievlerde ihtiyarladım. Ömrümün tamamını Antalya'da yaşadım. Antalya'nın ilk mimarıyım. Kırk senelik mimarlıktan sonra yaş yetmişe varınca nasıl oldu bilemedim, bir de şairlik çıktı karşıma. Ama, yine de ben diyorum ki; yok mimarlıkmış, yok şairlikmiş, keyfe keder, Antalyalı olmam bana yeter.
Evet büyük Antalya sevgisi beni yetmişimden sonra şair etti. Antalya diyorum da başka birşey demiyorum.Packos.
Takmışım kafama bir kere atamam. Yatarım Antalya ile / kalkarım Antalya ile / Kiprinos'a inerim / Deliktaş'ta çimerim / Kırk merdiven'den düşerim gece rüyalarımda / Alisi Kaptan, Osman Kaptan / İskeleden bağırır uyanırım / Benim böyledir rüyalarım / Ya Deliktaş'ta çimerim / Ya Kırk Merdiven'den düşerim.